Bölüm 1. Uzakta, Man Adası’nda
Soğuk İrlanda’ya ait, uzak bir Man Adası’nda, dünyanın tüm rüzgarlarının estiği tepenin en yüksek noktasında, Teyze Erin’in balıkçı evi duruyordu. Çatısı samanla kaplıydı, bazı yerlerden kurumuş saman çubukları fırlamıştı ve duvarları zaman ve fırtınalarla yarılmış, bazı yerleri tahtalarla desteklenmişti. Aralardan bazen soğuk rüzgar sızıyor, pencerelerdeki perdelerle oynuyor ve uluyordu.
İçerisi basit ama sıcacık bir evdi. Tahta zemin ayakların altında gıcırdarken, şömine uzun zamandır yakılmamıştı; ama iplik ve yünün kokusu, mekâna ev sıcaklığı katıyordu. Erin’in yatağının ucunda her zaman koyunu Nolli uyuyordu. Yaşlı kadın ona bakarken sık sık gülümsüyordu; çünkü Nolli artık sadece bir evcil hayvan değil, gerçek bir arkadaş ve ailenin bir üyesi olmuştu.
Bir zamanlar kızıl olan saçları artık beyazlamıştı ve zaman zaman, aynanın önünde dururken kendi yansımasına inanamıyordu: sanki üzerine kar serpilmiş gibiydi. O zaman başını sallayıp kar tanelerini silkeleyerek, o kestane rengi saçlarını bir an olsun görmek istiyordu; ama saçları gümüş bir şelale gibi dökülüyor ve tek bir tel bile kızıl parlamıyordu.
Gözleri, bir zamanlar yaramaz ışıklarla parlayan, artık sönmüş ve iyi görmüyordu. Bir zamanlar güçlü ve çevik olan elleri, giderek daha sık titremeye başladı. Ayakları daha da kötüydü – bazen yataktan kalkmayı tamamen reddediyordu.
Ama Erin’i en çok endişelendiren şey, tek arkadaşı olan koyun Nolli’nin haliydi. Çünkü ona bir şey olursa, Nolli’ye kim bakacaktı? Ya Nolli onu aramak için kaçarsa, o zaman kurtlar onu yerdi.
Teyze Erin’in ne çocuğu ne de akrabası vardı; tamamen yalnız yaşıyordu, babası olan ve çoktan ölmüş balıkçının ona bıraktığı evde. Erin bütün hayatını el işiyle geçirmişti: ipliklerle çalışmak, çoraplar, şallar, şapkalar ve eldivenler örmek; bunları zaman zaman satmak için kasabaya götürürdü. Ve eğer Nolli olmasaydı, akşamları şöminenin başında ne yünü ne de sohbet edecek bir arkadaşı olurdu – Nolli onunla birlikte yaşıyor, ailenin bir üyesi gibi davranıyor ve Erin’in yatağının ucunda uyuyordu.
Ama yaşlılık kendini hissettirmeye başlamıştı ve Erin her gün Nolli’nin yalnız kalmasından korkuyordu. Bir gün kasabaya gitmeye ve Nolli’ye bakabilecek birini bulmaya karar verdi. Ama kimi bulacaktı? Örgülerini ucuza alan bakkal dışında kimseyi tanımıyordu. O bakkal kötü kalpli bir insandı ve eğer Erin Nolli’yi ona götürseydi, onu sadece kızartır ve yerdi.